18 Mart 2025 Salı

LEYLAKLAR ORMANLAR FIRTINALAR

Dikenli teller var içimde
Her köşesinde kurt kapanları
Av benim
Ve ne gariptir ki avcı
Dökük sıvalar var içimde
Dikiş tutmaz yaralar
Cadı kazanları
Cehennem suları
Yandıkça eğilip içtiğim sular.
Leylaklar açar mı gizli bahçelerde ?
Saf ademoğulları
Sere serpe uzanmışlar göğe
Bize bakıyorlar.
Bulutlar var içimde 
Ha yağdı ha yağacak 
Uzak topraklara hasret ,hasret olduğu kadar küskün
Fırtınalar var içimde  
Dizginlemek ne mümkün.






3 Mart 2025 Pazartesi

ELVEDA

Bahçesinde ayrık otları 

Sesi kesilmiş kurbağaların 

Mevsimsiz bir karakış 

Bir zamansız veda da 

Eteklerimde ona  söylenmemiş aşk şarkıları

Kalbimden çekiştirip durmakta

Affet sevdiğim 

Affet 

Elveda



26 Şubat 2025 Çarşamba

GÖZLERİNDEN SONRA GÜLÜŞÜNDEN ÖNCE

 Kuş cıvıltıları saklıyorum kalbimde 

Adının göğünde çırpıyorlar  kanatlarını 


Senin ellerin eski semt pazarları ve  sahilin birinde başını omzuna yaslıyor sevdalıların 

İp atlıyor sokağın bir köşesinde , başka bir köşede su veriyor çiçeklere

Rüzgarlarla ıslıklar çalıyor, şarkılar söylüyor, gülümsüyor.

Nisan senin ellerin bulutlarla yarışıyor, yağmura karışıyor.

Açıyor renk renk baharlara yazlara...

Dağlar aşıyor derelerden taşıyor.

Bak nasıl kıvrım kıvrım yayılıyor senin ellerin.

Senin ellerin şiirler , şairler, hasretler...

Sonsuz ufuklar, ormanlar, hercai menekşeler.

Senin ellerin ıhlamurlar , sarı sümbüller ,limon  ağaçları , nar çiçekleri...

Senin ellerin Gümüşsuyu yokuşu  Beylerbeyi sahili 

Üsküdar Beşiktaş arası vapur seferleri  

Senin ellerin eylül akşamları, kavun kokuları ,martı sesleri ,dalga dalga deniz.

Ege de bir köy kahvesinde  karadut suyu , limonata

Karadeniz'de her dem yeşil yaylalar , al yanaklı çocuklar.

Akdeniz'de sere serpe güneş, kum ,deniz...

İç Anadolu'dan Doğu Anadolu'ya doğu ekspresinde aşk senin ellerin.

Senin ellerin zeytin ağaçları ,defne yaprakları , kiraz dalları...


Kuş cıvıltıları saklıyorum kalbimde

Adının göğünde çırpıyorlar kanatlarını


19 Şubat 2025 Çarşamba

KARŞI PENCERENİN KUŞLARI

 Akşam üstü bir kadın bir fincan kahvesini yudumluyor.

Bir yudum kahve bir nefes sigara ,tekrarlıyor.

Dışarısı günlük güneşlik

İçerisi kar kıyamet.

Köşede seyyar bir balıkçı bağırıyor.

Mercan var ,mezgit var, levrek var.

Bir taksi yanaşıyor öteye 

Gencecik bir kız, yüreğinin kıpırtısı caddelere taşarken 

Beşiktaş lütfen diyor.

Uzaklaşıp gidiyor.

Karşı pencerenin kuşlarına takılıyor gözü

Bugün, olduklarından daha neşeli mi ne diye düşünüyor kadın.

Beyaz bluzuna damlayan kahvesine aldırış etmeden gülümsüyor.

Evinin içinde kocaman bir gölge  sessizlik 

Soğuk mu soğuk duvarları sarıyor.

Karşı pencerenin kuşlarının  sesi de olmasa 

Büsbütün çıldıracağını düşünüyor bu hayatta

Bir an  hatta çoğunlukla kayboluyor yalnızlığında

Bir, iki, üç, dört...

Saymayı bırakıyor zira yetişemiyor kanat çırpmalarına

İki kumru oynaşıyor  diğerleri sonsuz bir neşeyle şarkılar mırıldanmakta

Kapatıyor gözlerini eşlik ediyor onlara

Mis gibi bir meltem saçlarını okşuyor.

Yüreğinde bir ferahlık, bir kavuşma heyecanı

Açık penceresinden içeri kuşlar doluşuyor

Karşı pencerenin kuşları



17 Şubat 2025 Pazartesi

ŞİŞMAN BAKKALIN KARISI

İncecik bir kadın

Soluk benizli

Kara kaşlı 

Kısa boylu

Gülerken hiç görülmemiş

Adeti değilmiş 

Şişman bakkal karısından çok korkuyormuş 

Sürekli farklı farklı hikayeler anlatıp duruyor mahalleli

Hikayelerin sadece sonu aynı , korkan bir şişman bakkal

Elinde olsa kulaklarından tutup tavana asacak kocasını diyorlar

Yok artık diyor dinleyenlerden biri 

O kadar da değil 

Usturuplu at kardeşim diyemediğine işte 

Şişman bakkalın karısı iyi giyimli 

Ağzı iyi de laf  yapıyormuş hani

Tabi lütfedip konuşursa 

Öyle herkesle konuşmazmış

Babasının da zahireci dükkanı varmış

Hatta şişman bakkalla orada tanışmışlar 

Şişman bakkal hep böyle şişman değilmiş 

O da incecik bir delikanlıymış evlendiğinde

Sonra ne olduysa olmuş üç beş derken...

Ara sıra şeker ,sakız, çikolata falan dağıtırmış çocuklara

Bir gün çocuklardan biri görünce elinde şekerleri

O heyecanla seslenmiş arkadaşlarına 

Koşun koşun ! Çikolata dağıtıyor şişman bakkal amca 

Adı çıkmış şişman bakkala 

Kendi halinde bir adam diyorlar 

Aslında çokta iyi biri 

Gülümsemeyi seviyormuş karısının aksine

Eski günlerine tanık olanlar anlatır ara ara 

Bu da bir şey mi?

Gözlerinin içi gülerdi 

Ne neşeli çocuktu bir bilseniz bu şişman bakkal 

Şimdi bu güldüğü gülme mi ?




15 Şubat 2025 Cumartesi

CEBİNDE AYRILIK TAŞIYAN ADAM

Cebinde ayrılık taşıyan adam 

Düşünceli

Bir kaldırımdan diğerine mırıldanıyor

Gelenin geçenin umurunda değil 

Farkında 

Bu biraz canını sıksa da en çok cebindeki şıngırtıya takıyor kafasını

Her adım attığında şangır şungur

Yüzünde istemsiz bir tedirginliğe neden oluyor

Esir alıyor duygularını 

Sokakta cebinde ayrılık taşıdığı belli olmasın diye çırpınan adam

Kimsenin umurunda değil bunu biliyor

Bildiği halde tedirgin

Bir sağa bir sola oflayıp pufluyor

Geleni geçeni süzüyor göz ucuyla

Bazılarına alenen uzun uzun bakıyor

Kimse onu fark etmiyor

Kimsenin umurunda değil

Cebindeki şıngırtı arttıkça artıyor

Kalbinin sesini bastırıyor

Cebinde ayrılık taşıyan adam

Koyuyor ellerini ceplerine, oturuyor kaldırıma

Tam bir şey söyleyecek gibi oluyor

Ne geldiyse dilinin ucuna

Rahatsız olmuş olacak ki susuyor

Derin derin nefes alıyor

Bir gören oldu mu diye dilinin ucuna gelenleri bakınıyor

Oh be diyor kimsenin umurunda değil

Kimse beni fark etmiyor

Cebinde ayrılık taşıyan adam 

Bir kaldırımda 

Öylece

Duruyor.



5 Şubat 2025 Çarşamba

GÜLDÜĞÜM YERDEN BİLDİRİYORUM

Günler geçirdik.

İyi günler.

Kötü günler.

Mutlu günler geçirdik.

Mutsuz günler.

Adıyla seslendim. Döndü ,baktı, gülümsedi.

Tomurcuk güllere benziyordu gülümsemesi

Bir bahar tazeliği vardı sesinde

Adımla seslendi. Gülümsedim.

Yabanıl bir papatya bahçesi gibi coştukça coştu kalbim.

Hayretler dolusu bakakaldım.

Her yerden duyulabilirdi kalbimin sesi

Mümkün değildi sevmemesi

Uzattığı eli tutmaması

Kaşına gözüne yanmaması

Bir sabah, bir vapur sesi ,  bir martı çağlaması , bir kahve kokusu , bir karınca yuvası

Hüzne bulandı.

Gitti.

Ardında yolsuz evler , neşesiz gülüşler , derin iç çekişler bıraktı.

Adressiz umutlar , kayıp yarınlar , sessiz ağlamalar , sahipsiz yalanlar.

İçimde kusursuz kesikler bıraktı.






11 Aralık 2024 Çarşamba

UZAKTA BİR YAĞMUR BULUTU GÖZLERİN

Yeniden öğreniyorum
Akşam oluşunu günün ve saatin yanlış vuruşunu 
Şarkıların çoğunu ve azını varlığının 

Uzakta bir yağmur bulutu gözlerin
Hanidir sana benzemiyor gülüşlerin 



10 Aralık 2024 Salı

MÜMKÜNDÜR SEVGİLİM

Sevgilim.

Bir rüyanın içinde düşmüşsündür hatırıma

Doğrudur,  kabul çok çok sevmişimdir.

Özlemişimdir, yanmışımdır hasretinden  yakmışımdır.

Fotoğraflarına bakıp uyuduğum da olmuştur 

Şiirlere sarılıp ağladığım da 

Mümkündür sevgilim 

İki kadehten biri sen olmuşsundur, iki laftan 

Üç gün, beş gün, bir hafta 

Fazla değil unuttuğum da olmuştur 

Yeminlerle terk ettiğim de 

Bağırıp çağırdığım da olmuştur yokluğunda 

Nefessiz hissettiğim, sızıdan uyuyamadığım da 

Sevmiyorum da demişimdir kim bilir canım çok yandığında

Sessizliğe teslim olduğum da olmuştur

Gürültümle tüm sessizliği bozduğum da

Mümkündür sevgilim

Kahveler içmişimdir sensiz, filmler izlemiş, şarkılar dinlemişimdir

Çiçekler ekmiş, meyveler toplamışımdır 

Kahkahalar eşliğinde umutlar öldürmüş , geceler büyütmüşümdür 

Yokluğunu giyip giyip çıkarmışımdır üzerimden

Kederim koynuma sığamaz da olmuştur 

Kokunu hatırlayıp yutkunduğumda 

Mümkündür sevgilim 

Davullu zurnalı düğünlerde neşeyle dans ettiğim de olmuştur 

Işıl ışıl baktığım da 

Yollar eskitmiş, şehirler biriktirmişimdir

Gülüşünü kondurup avuçlarıma çayır çimen gezmişimdir 

Bir narin kelebek gibi süzülürken hatırında 

Mümkündür sevgilim

Sevgilin.


9 Aralık 2024 Pazartesi

SEN SENİN KİM OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUN ?

Kendinizle başınızın belada olduğunu anladığınız oldu mu hiç? Ya da aslında bütün devrilmelerinizin öz nedeninin kendiniz olduğunuzu fatkettiğiniz ? Yok yok boşuna , ama bana şu bunu yaptı, o oradan uçtu , bu buradan kaçtı demeyin hiç. Yok diyeceksiniz de hemen belirteyim anlaşamamamız muhtemel . Her ihtimali aklımızın bir köşesinde tutarken çok basit fikirleri es geçme nedenimiz de çok bilmişliğimizden kaynaklanıyor olabilir mi ? 

Kendimle küstüğümü farkettim. Açıkçası    yıllardır  kendimle küsmüşüm aslında.          Kendime sıra hiç gelmemiş ve bunu ben bile isteye böyle yapmışım. Evet öğretilenler  ,toplum ,kurallar , alışkanlıklar vs hep bir neden bulmuşum. Sonsuz neden bulma gücü, tarifsiz bir iç yenilgisine dönüşmüş ve bunu farketmemişim.  

Küçücük ömrünü daha da küçültmüş,un ufak olsun diye çabalamış, ne kadar da mükemmel parçalanıyor , dur şuradan biraz da mısır patlatayım da izlemeye öyle devam edeyim diye böbürlenirken, ne saçmalık , bu  ne saçmalık diye mırıldanmaya başlayınca , hangi aymaz aklın eseri bu diye sora sora kendime vardım.

Kendinize vardığınızda yine hafiften bir küstahlık esir alıyor insanı. Kendimdeyim,kendimleyim,kendimle çok mutluyum,kendim de kendim. Canım kendim ,mükemmel kendim.Yok abartmıyorum. Kendimizi bulduğumuzu ve  sevdiğimizi sandığımız o anlar kayboluşumuzun en karanlık yeri ,en kuytusu ,en bir daha bulunamama ihtimalinin çoklaştığı yer.Kimse sana vurmadığı sürece dünyanın en güçlü yumruğuna  sahip olduğunu sanmak gibi. Gücümüzün ne kadar da olmadığını, ne kadar yenildiğimizi ufaktan ufaktan anladığımız yer.Burada sükûnetle kalabilmek çok zor.Sakin kalabilmek fena zorlayıcı lakin bunu başarabilirsek o mükemmel  manzaraya varmak için ilk adımı atacağımız  dönemecin başı da burası . Yani sonrası bütün o karanlığın hep geride kalması. Işık ihtimalinin heyecanı.
Bir sürü gün ,bir sürü gece ,bir sürü hayal ,bir sürü gerçek. Yaşadığımız hiçbir şeyin içinden çıkaramayız kendimizi.Yok sayıyorum işte dediğimiz vakit yok olmazlar. Lakin öğrendiklerimizle yepyeni bir gülümsemeye sahip olabiliriz.Hatta daha iyi bir ağlamaya.Farkedebiliriz toprağımızı.Yağmur mevsiminde sulamaktan, yaz günü kış çiçekleri ekmekten vazgeçebiliriz. Dilediğince koşturamasın diye herkes içinde, çitle çevirebiliriz . Yabancılar ve satıcılar giremez diye bir tabela da astık mı ohh miss. Vay beni mülkiyetçi faşist vay . Malumunuz günümüz çok bilenlerin günü.Ahkamcı abilerimizden,ablalarımızdan bir şey almayalım mı? Kör cahil mi kalalım? Biz ölelim mi ey ahali ? Ay burası böyle olmayacaktı sanki.

Sevgili Mükremin abi ,sevgili mahallenin en güzel kızı ,sevgili her genç kızın rüyası, ilk aşkı aktör,şarkıcı, sevgili anne ,sevgili baba , sevgili abi ,sevgili kardeş ,sevgili eş ,sevgili arkadaş ,sevgili aşk , sevgili çocuk ,sevgili insan başarabilirsin. Kaybolduğun yer seni bulacağın yer.Seni ancak sen bulabilirsin.


8 Aralık 2024 Pazar

PİŞMAN

Bir narin papatya darılmış toprağına 

Solgun.

Bin pişman, uykulara sığmıyor artık yokluğu

Ha vardım ha varacağım avuntusu kâr etmiyor. 

Teselliler utangaç, umutlar yorgun.

Boynunu büküp duruyor kavuşmalar. 

Bin pişman,  kaybetmiş yolu dönemiyor geri 

Bir narin papatya darılmış toprağına 

Ölüm uykusunda.


7 Aralık 2024 Cumartesi

SON DANS

Beni öldür.

Ruhumu saran sarmaşıklarınla
Dökülsün yüzüm meyve vermesin ormanlarında
Soyunsun bir daha giyinmesin eskilerini
Sussun, vurulsun kaderim pişmanlıklarında
Kalkamasın olduğu yerden gülüşlerim yalanlarınla

Beni öldür.



6 Aralık 2024 Cuma

YELBEGEN

Diyemem ki aydınlıktır yüzün esenliktir hoştur.

Kuşatır kalbimi uçtan uca  çayır çimen deniz derya

Beyaz bir güvercin gibi gelip konmuştur ayrılık aramıza
Çıkarıp masanın üstüne koyamam.
Kafeslerde tutamam.
Zindanlara atamam.

Yedi başlı devisin sen bu sevdanın
Artık seninle savaşamam.

5 Aralık 2024 Perşembe

ÖLMEYE NİYETLİ ÇİÇEK

Salonun en güzel köşesine yerleştirdi çiçeğini 

Toprağı, suyu, gübresi

Ha çiçeklendi ha çiçeklenecek diye bekleyip duruyordu.

Pembeli, mavili.

Bitlendi.

Küflendi.

Dertlendi de dertlendi.

Yazık dediler, boşuna onca emek verdi.

Bir çiçek uğruna kendini heba etti.

4 Aralık 2024 Çarşamba

KAHVE BAHANE

Kahve kokusuyla güne başlamayı sevenler burada mı? Bizi bölenlerimize ayırmakla ayırmamak arasında gidip geliyorum. Hani şu kahve bahane hayat şahanecilerle, bahanesi ne olursa olsun kahve olsuncular, aslında aynılarcılar vesaire diye. Matematiğim pek iyi olmadığı için hemen vazgeçiyorum tabi. Neyse kahve bahane. Bugün de kendinden desenli hüzünlerimi verip yerine tabak çanak olmadı mandal falan alabilir miyim acaba modundayım. Biraz ökse otu, biraz civanperçemi, biraz hatmi çiçeğini kazanımıza koyup karıştırıyoruz. Yetti artık cadının elinde oyuncak olduğumuz. En afilisinden tavşan kaç tazı tut türküsü eşliğinde bunca  savrulup durmanın pek maharetli bir durum olmadığını da anladıysak ne âlâ. Ostrogotlar, Vizigotlar ve nicesi aynı fikirde gökyüzü çok gergin, sinirlerinize hakim olun diyorlar. Hah işte bu yüzden bunca sıkıntı, sancı. Onlardan iyi mi bileceğiz? Yok insanlar kabaymış, yok efendim çığırından çıkmışız.  Gökyüzünden haberiniz var mı kuzum sizin?  Niçin günahını alıyorsunuz insanların. Cetvel gibi dosdoğruyuz işte, yamukluk bunun neresinde?  Size elmalı turtadan da  bahsetmek istiyorum bugün. Yok tarifini vermeyeceğim. Elmalı turta kahveyle, çayla, şarapla, suyla velhasıl neyle isterseniz onunla çok iyi uyum sağlar. Benim tavsiyem bir dilim kıvamında turta ve yanında iyi demlenmiş bir fincan çay. Köşenize çekilip biraz düşünün. Zaten çok düşünenlerdenseniz biraz durun. Elinize yüzünüze bulaştırdığınız hasretlerin, el olan sevdiklerinizin, yabancı gülüşlerin, yalancı sevgilerin bolca olduğu ve  iliklerimize kadar sancıdığımız bu günlerin de geçeceğine inancınızı yitirmeyin. Bir de gülüşünüze iyi bakın. 


Benim küçük hikayem.
Gülüşü gökyüzü sevdiğim.
Sensiz ne yana baksam bir eksik,
Tadı tuzu kalmadı hiçbir şeyin.
Kapı önünde eskiciler çanak çömlek derdinde, 
Yok şikayetçi değilim. 
Ama mümkün olsaydı diyorum
Hani yokluğunu verip,
Seni alabilir miydim ? 

3 Aralık 2024 Salı

KIŞ BİTTİ

Sırf canları istiyor diye gelip kolumuzu ,bacağımızı, kalbimizi ,fikrimizi ,ruhumuzu kırmalarına izin mi vermeli ? Uğruna mücadele ettiğin her ne varsa dön bir bak . Hayatının bugününe gelene kadar nelere karşı durdun ,nelerden vazgeçtin, neler kaybettin ,neler kazandın ? İçinde iyi olmayı dileyen minicik bir umut yok mu ? Sen, senin için mücadele etmeye değmez misin ?  Bırak kim ne yaptıysa yaptı. Kaç yanlış yaptığını düşünüp düşünüp hayıflanmaktan vazgeçsen olmaz mı ? Yanlışlarını allayıp pullamaktan da onları yaptığın için kendine kızmaktan da vazgeç , vazgeç ki yeniden başlayabilesin. Yorgun ,yenilmiş ,yanılmış olmayı dilemezdin. Bilemezdin. Artık biliyorsun. Kendini de onları da onu da. Hâlâ sana sahipsin. Hâlâ sen gülümseyince çiçekler açmaya hazır baharların var. Hâlâ içinin her köşesi uçsuz bucaksız. Sevinçleri kutlamaya, güvenmeye, sevmeye, gülmeye hazır. Zaman alır ama olur. Sen yeter ki senden vazgeçme.

Sevgilim,

Kışlar eskittim içimde.

Soğuklar, fırtınalar ziyan etti ekinlerimi.

Ot bitmez, kuş uçmaz, çiçek açmaz artık dediler.

Kış bitmez.

Sevgilim,

Kışlar eskittim içimde.

Ayazlar ziyan etti gülüşlerimi.

Bir yabancı  vadide bir kuytu köşeye

Savruldum, kayboldum, ağladım.

Bir daha  bulunamaz, sevemez, gülemez dediler.

Kış bitmez.

Sevgilim,

Daha fazla boyun eğemezdim.

Bir minik gülümsedim.

Bir yağdım.

Bir soldum.

Bir açtım.

Bir parladım.

Kış bitti.

Sevgilim. 

Kış bitti.


18 Eylül 2024 Çarşamba

BAZI FOTOĞRAFLAR BAZI YALANLAR BAZI YARALAR

Bazen içinden çıkılmaz olur.  Kalbin, aklın bambaşka yönlere gider aynı hızla  dağılırsın.  Biraz soluklanmak, biraz uzlaşmak, biraz anlamak ve nihayetinde biraz anlaşılmak istersin. Biraz ağlamak, biraz gülmek. 

Niyetini kederine kurmuş bir aşık gibi geçip giderken zaman ne çok yanılmış olduğuna hayretler ederken, minicik bir yalan kocaman bir fotoğrafta derin bir yarayı kanatır.

İçin tüm tanığıyken olanın bitenin sesini çalmışlar gibi elinden bakınır durur. Söyleyecek çok sözü varmışta ah bir konuşabilse, bulabilse şu sesini, bir yakalayabilse çalıp gideni, bir oh çekecekmiş gibi imalı imalı geçirirken günleri, ortalığı talan edebilecek kasırgasını saklamak için susuyor olabilir mi? 

Ah zavallı serzenişler,  ah bu ikircikli sanmalar. Kıyısı köşesi yenmiş umutlara tutunmak için gerekli derman gerektiği zaman yoksa  ne yapmalı? Önemli mi kimin kime küstüğü?Tavşan da dağ da kendi hikayelerinde diğerinden bir haber yaşayıp gitmiyor mu?

29 Haziran 2024 Cumartesi

MAVİ ÇİÇEK "AYRILIK"

Seni çıkarıp attık hikayeden.

Nasılları, niçinleri, olamazları.

Kasvetli akşamları, umutsuz sabahları. 

Bir var bir yok yalanları. 

Geriye saf özü kaldı.

Tertemiz pırıl pırıl. 


Bir mavi yalnızlık yakışırdı senden sonra bu aşka  

Biz de barıştık maviyle en sonunda 


24 Haziran 2024 Pazartesi

VURGUN

Yetişin dostlar !

Bir üzümü kalbinden vurdular.

25 Mayıs 2024 Cumartesi

AŞK İHTİMALLERİ

Bütün ihtimalleri sığdırabiliriz senin gözlerine


Çıkarıp asabiliriz kurusun diye güneşe sereserpe kalbimizi 

Yağmuru ötede dursun biraz

Biraz da kederi alıp götürsün seli 

Seni ,beni, masmavi geleceğimizi 

Yaz akşamlarını ,sarışın eylülleri 

Öğle uykularını, pembe gülleri 

Limon çiçeklerinin kokularını,cıvıl cıvıl sahilleri 

Gün doğumunu, kuş seslerini ,en tatlı gülüşleri 

Her şeyi ama her şeyi sığdırabiliriz senin gözlerine 


Ama işte ...




12 Ekim 2023 Perşembe

DOĞUM GÜNÜ

En narin yanısın sen yüzümün

En uçsuz bucaksız yanı üstelik

Bi 'dolu aşksın bi'dolu neşe 

Salkım saçak ortaya da dökülünce 

İyi ki doğdun sen gülüşüm

En narin yanısın sen yüzümün.

9 Mart 2023 Perşembe

HAYAL

Bugün seni seyrettim uzun uzun.

Öylece baktım kıyılarına.


Yürüdüm de yürüdüm. 

Çakıl taşlarının gıcırtısı eşliğinde başladım mırıldanmaya

Hayallere daldım.

Sonra ayakkabılarımı çıkardım. 

Üşütür müyüm acaba diye bir an düşünsem de 

Önce kumsalına ardından serin suyuna adımımı attım. 

İçim titredi kabul.

Bir iki zıplar gibi oldum ama alıştım. 

Biraz da böyle yürüyeyim dedim.

İki ileri üç geri ya da en fazla üç ileri bir geri 

Keşke sudan bu kadar korkmasaydım. 

Keşke yüzmeyi bilseydim.

Ne çok kulaç atardım kim bilir diye geçirdim içimden.

Ufkuna baktım .Nasıl güzel.

Gözlerimi kapattım. 

Yüzdüğümü düşündüm.

Yüzdüm yüzdüm. 

Yorulmak nedir bilmeden,bıkmadan.

Her kulaçta tarifsiz bir hazla ,heyecanla ,aşkla 

Martıların da bu anı bekliyormuş gibi  eşlik ettiler bana 

Yarıştık onlarla 

Kıyıya dönmemek üzere , sonsuzluğa...

O kadar çok yüzünce acıktık  tabi 

Hemen dedi martılarından biri bekleyin beni 

Gitti bir kanat dolusu simit getirdi 

Vapurlarından  öyle çok simit atılıyormuş ki hiç aç kalmayız dedi 

Afiyetle yedik.

Ne yalan söyleyeyim. Bu simit denen şey bir harika 

Biliyor musun ? 

Balıklarınla da arkadaş olduk.Çok sevdik birbirimizi.

Yalnız  birkaç tanesi biraz mızıkçı çıktı.

Biraz da huysuz kimisi 

Ama sevdik birbirimizi 

Yemekti , oyundu , sohbetti derken

Nasıl geçti saatler anlamadık 

Bir deniz anası çok güldürdü bizi 

İki kıraçanın arasını yaptık 

Bir yunus  şarkılar söylerken delice dans etti ıstakozlar

Bu kadar yeter dedim.Kıyıya dönmeliyim.

Hayır dediler hep birlikte , kal bizimle

Hem bir bilsen dedi biri  nasıl güzel oluyor burada akşamlar 

Yıldızları anlattı bir diğeri  coşkuyla 

Yok neymiş kocaman gözleri varmış yıldızların 

Çok ta güzel gülüyorlarmış üstelik 

Biraz kikirdekler dedi araya girdi bir  uskumru 

Olsun derken bir diğeri 

Akşam çöktü üstümüze usulca

Saçlarıma doluştu yakamozlar 

Ay bir öpücük kondurdu yanağıma

Bir tatlı yel tuttu ellerimden 

Kıvrıldık olduğumuz yere sarıldık uyuduk kırlangıçlarla.


Bugün seni seyrettim uzun uzun.

Bıraktım kendimi sonsuzluğuna.

6 Mart 2023 Pazartesi

İNSAN TERKETME BENİ

 İyi olmaya ihtiyacımız var.

İnsanın insana, toprağa, kediye, kuşa, yağmura ,çiçeğe, güneşe ,yıldıza ,karıncalara ihtiyacı var. İnsanın İyi olmaya , iyilik olmaya , iyilik görmeye ihtiyacı var.

Yaslayıp başımızı huzurlarımıza bir oh çekmeyi beklerken çek çek bitmiyor eyvahlarımız . Uçsuz bucaksız maviler düşlerken zifiride  bulunca kendimizi sabrımız sinemize sığmıyor. Zihnimiz dağınık, yorgun.  Kalbimiz yasta.  Ruhumuz varla yok arasında ne uçabiliyor ne konabiliyor. Ne ağlamaya ne gülmeye ... Dermanımız yok.

Sanki elinde sopası bekleşip duruyor kederlerimiz. Sanki onsuz yaşanmaz oldu.Sanki gülersek kahrımız ipimizi çekmeye hazır. Ağlarsak dinemiyoruz. Kafa tutsak ? Hangi birine? Kızsak, küfretsek, sarhoş olsak? Unutmak için, umutlanmak için uyusak ?Yürek dolusu kaybettiklerimize, ağız dolusu sustuklarımıza, yaşam dolusu ölümlerimize çare olur mu?

 Sarılmış gibi yapmakla sarılmak aynı şey mi? Sarılmayı hayal etmek çok büyük bir keder değil mi? Gülüşünü ,nazını niyazını ,kokusunu, ellerini, bakışını özlemek biter mi? Hadi git şurdan dediğimizde öcü mü bu hasret dediğin, gider mi? Saksılar çiçeksiz , ağaçlar meyvesiz ,evler insansız, insanlar evsiz, aşklar vuslatsız, vuslatlar çaresiz. Anneler bebeksiz, bebekler annesiz , bu ah biter mi ?

İyi olmaya ihtiyacımız var.

Denizlere, arılara, gelin duvaklarına ,kedilere, kuşlara ,papatyalara , sahillere, kırlara, vapurlara, kelebeklere, güvenmeye, ellerimizin  sımsıkı tutulmasına, ha gayret ben varım diyen dostlara, sabıra, sükunete, bağır çağır ağlamaya, durulmaya, çağlamaya ,insan olmaya ihtiyacımız var.İnsanın insana ihtiyacı var.

İnsanlığım terketme beni.

İnsan terketme beni.

 



29 Ocak 2023 Pazar

ERGUVAN

Ilık sularda geziniyor bedenim.

Koyu yeşil yaprakları çoğalıyor.

Derinden  yokuşunu aşmak üzere bir ses

Aşk şarkısını mırıldanıyor. 

Ha gayret  biraz ötesi papatya bahçeleri

Işık ışık güneş 

La la biraz sol ve mi 

Bekle.

Yavaş yavaş arınıyor bedenim.

Düşüyor omuzlarımdan zakkum ağaçları

Soluyor gözlerime kök salmış nergisler.

Elimde avucumda bir kül yığını sevişmeler.

Tutamam nefesimi  nefesimde kasırgalar.

Toza karışmış anılarda 

Dili tutulmuş  , vazgeçmiş  , yenilmiş bir savaşçı adam.

Biraz sancılı  biraz sancı 

Bekle.

Yüzyıllık uykusundan uyanıyor bedenim. 

Çiçek çiçek erguvan  kokum yayılıyor ortalığa 

Kirazlanıyor dallarım. 

Ben bin bahar  frezyalar açıyorum.

Durmuyor  taşıyor göğsümden 

Güneşe göz kırpıyor mimozalar.

Bekle.

Nihayet çağlıyor bedenim   karışıyor denizlere

Kalbim tan yeri , kırıyor kilitleri ardına kadar açılıyor kapılar.

Do do biraz si ve fa

Dön bir bak nasıl güzel gardenyalar.

Uğurluyoruz seni sonsuza kadar.

Bekleme.



3 Mayıs 2022 Salı

BİZ

Kaybolduk 
Bulunamayız
Azaldık
Çoğalamayız
Bittik
Başlayamayız