30 Mayıs 2009 Cumartesi

ZİYAN

Kapısı penceresi kırılmış,
Çatısı uçmuş rüzgarda evimin.
Dört duvar arası yalnızlıktayım.
Ne zaman kalabalığa karışsam siliniyor izlerin...
Kimsenin gönlüne düşemiyorum bir türlü,
Yapamıyorum sen gibi sevmeyi,
Öğrenmeye çalıştım bak olmuyor.
Bir göz süzüşüyle yıkılıyor geride kalanlar.
Dilimde aynı dua yine yakarışlar sana çıkıyor.
Bahar diyorum bin inatla gözlerine,
İlla ki ışığından beslenmeliyim.
Bu inat dar kafesinde eziyor yüreğimi,
Yüreğine sevda olma niyetinde ,
Ne zaman biri sevse beni biraz unutuyorum seni..
Her güne adınla başlıyorum.
Besmele gibi..
Tanrıya seninle sığınıyorum ben,
Günah bir sevmekse bu aşkın her zerresi,
Ateşinde yanmak için ilk sırada beklediğimi bilerek,
Ne zaman gece oluyor sen geliyorsun yastığıma,
Ve her sabah güneş biraz unutturuyor seni..
Telli duvaklı gelinin oluyorum bir yaz akşamı,
Bir kır düğünü mutlaka bizimkisi,
Biraz harabe görünümünde,
Fazlaca çiçek böcek eşliğinde,
Ne zaman tutuyorsun elimden,
İşte o zaman unutuyorum ben seni...
Kavgalar ediyorum senden habersiz,
Saçlarımdan kavrıyor arsızın biri,
Defol git diyorum sana duyurmadan,
Ne zaman bir kavgaya karışsam ziyan oluyoruz biz
Her ziyanda biraz unutuyorum seni..
Yeni arkadaşlar edindim şu son bir kaç ayda,
Bol bol güldüm inkar edemem.
Hatta sevdim bazılarını kimini çokça galiba..
Her masada biraz sigara dumanı,
Dudağımdan bir iz bırakıyorum küllükte,
Biraz da senden harcıyorum.
Unutuyorum seni her iç çekişte..
Biliyorsun karar verdi küçük kız,
Evlenip gidecekmiş uzak yerlere..
Gözlerime bakıp ben de diyorsun.
Gideceğim buralardan haberin olsun,
Gitme diyorum biraz muzipçe..
Yalnızlığından ayırma beni,
Ne zaman gözlerim doluyor yokluğunla,
İşte o zaman biraz unutuyorum seni..
Denize nazır düşlerimizden birinde,
Baloncuklarım geliyor aklıma..
Bir türlü karışıp gidemedi güneşe,
Kahkahamla tebessüm edişini göremedim.
Yaramazlık yapan çocuklar gibi,
Yorgun düşüp, koşup gelemedim dizlerine..
Ne zaman kanasa yüreğim biraz unutuyorum seni..
Ya ben duymuyorum çok uzun zamandır.
Ya sen konuşmayı unuttun.
İkisi de olabilir mümkündür sevgili,
Sadece,
Geriye kalan kör olma ihtimali biraz ürkütüyor beni..

27 Mayıs 2009 Çarşamba

SÖZ SEVGİLİM GELECEĞİM

İçimiz parçalansın sevgilim.
Elimde garipliğin,
Tut elimden!
Geleceğim muhakkak,
Gece basmadan,
Gönlüne yarasalar yuva kurmadan.
Birlikte çiçekler dikeceğiz bahçemize,
Uçurtmalar yapacağız çocuklarımıza,
Hele dinsin şu fırtına,
Hele değişsin mevsim,
Bekle ne olur,
Bekle sevgilim, geleceğim.
Temelinden yıkıp ayrılığın inadını,
Resti çekeceğim yazgımıza.
Yok,
Yalnız kalmayacaksın.
Bırakıyorum kokumu,
Gülüşümü sakladım geçtiğin yollara.
Ne zaman istersen senin ellerim.
Geleceğim sevgilim,
Söz, sen dara düşmeden,
Dudakların ne zaman ah edecek olsa,
Geleceğim aşkımızın mühürüyle,
Susturacağım feryadını,
Söz sevgilim geleceğim.
Kavgamız bitsin hele,
Düşman çekilsin kıyılarımızdan,
Dinsin yürek sancımız.
Sus, ağlama ne olur,
Söz sevgilim, söz geleceğim.

24 Mayıs 2009 Pazar

YEDİ CÜCELER MERAK ETMEYİN BENİ

Işığında aralandı gözlerimin ağır kapısı,
Tutkunu olduğu sefaletlerden nefret etti birden.
Işığın,
Gecenin içinde yankılanan; o ürküten sessizliğin çılgın hakimiyetinde,
Derin bir nefes daha aldırdı.
Aynı yolu,kaldırımı ve aynı evlerin kirli camlarını,
Nefesinin kuvvetinde seyre dalarken,
Aradaki yedi farkı hemen gördüğüm için ben şaşkın,
Sen olan bitenden habersiz memnun,
Geride bırakılan bir hikaye,
Yeni başlayan bir öykü..
İki kalp arasına sıkıştırılmış bir not.
Diğeri tarafımdan iliştirildi son kez olduğu yere..
Basit bir oyunun son sahnesinde,
Son oyununu oynayan rol arkadaşıma eğilip selam verdim.
Işığın,
Sahne!
İşte ışığım,
Çayımı yudumlarken keyifle,
Hiç susmasın bu ses,
Bu büyü..
Büyü içimde...

15 Mayıs 2009 Cuma

ÖZLEYECEĞİM SENİ

Hiç sırası değildi.
Susuyordum,kelimelerine sığınıp..
İyice saçmalıyor ayrılık,
Ne git diyebiliyorum ne de kal,
Sana bırakıyorum düşleri..
Nasıl istersen öyle olsun artık..

10 Mayıs 2009 Pazar

BİRAZDA SEN

Biraz da senden bahsetmek istiyorum ben,
Gün gibi karşılayan yollarımı,
Ellerinden bahsetmek istiyorum.
Gülüşünün aksi geliyor çalıyor kapımı..
Yarıda kaldığını düşündüğün zamanların,
Yarınına köprüler kurmandan mesela,
Bahsi geçtiğinde adının yeni yeni dostlarla,
İçimde saklanan kurtcuğun büyümesinden,
Senden bahsetmeli birazda..
Sesinle yıkılan boş şehirlerin,
İçinden çıkıp,koşarak sana gelme isteğimden,
Her adımda biraz daha sana varan,
Bende kalan düşlerinden uyandırmadan,
Yeni rüyalara açılan kapılardan mesela..
Biraz senden biraz benden...
Ama en çok senden bahsedelim olur mu?

8 Mayıs 2009 Cuma

BİR VAPUR İSKELESİ ÖNÜ HİKAYESİ

Kimsenin elinde değildi.
Oyuncaklar saklanmıştı kutusuna.
Öyle ağlamakla işi olmazdı.
Ya gülerdi deli,zehir bakışında kıvrımlarla,
Ya susardı feryad figan.
Bir akşamüstü,yaza merhaba telaşında
Sakin,sorgusuz adımlar attık.
Ve kıyametin taşını oynattık yerinden.
Usulca.

Bir vapur iskelesi,ufak,gösterişsiz.
Ama açılıyor onun da kapısı nihayet aynı denize.
İçinde sorular dolu iki kayık,
Niyetçinin önünde.

Pamuk şekeri ellerimde
Pamuk.
Pembe.
Kiraz düşmüş dudaklarıma,
O öyle söyledi.
İnandım bende.