12 Nisan 2016 Salı

BENİM PUANTİYELİ ETEĞİM

Benim puantiyeli eteğim sen ne güzeldin.
Koşturup durduğum sokaklarda bana eşlik ederdin.
Küçük gelmeye başlayınca en sevdiğim terliklerim,
Çıplak ayak dans etmeyi  senden öğrendim.

Benim puantiyeli eteğim sen ne güzeldin.
Kaygısız,uçuş uçuş,yaz senden sorulurdu.
Kış gelmezdi sayende dolabıma.
Üşüdüğümde  de sana sarılıp ısınmıştım hatırlasana.
İlk aşkıma sebep sendin ve ilk ayrılığıma.
Burnumu bile sana silmiştim ağladımda.

Benim puantiyeli eteğim sen ne güzeldin.
Koşturup sana geldim başım ne zaman sıkışsa.
Ellerimi sen sakladın karanlıktan,
Sen korudun öcülerden korktuğumda.
Yastığımı seninle paylaştım geceler sabahı kaybettiğinde,
Sen uyandırdın aydınlık yüzüme vurduğunda.

Benim puantiyeli eteğim sen hala güzelsin.
Rica etsem , bana onu getirebilir misin ?


6 Nisan 2016 Çarşamba

SENİN BALKONUN DA DENİZ KOKUYOR MU ?

Her sabah sen anonsu yapılıyor vapurda.
Her sabah bir simit alıyorum.
Bölüşüyoruz.
Senden ayrılıp yine seninle buluşuyorum az ötede.
Her gün seni okuyor,seni söylüyor,seni dinliyorum.
Uzun uzun sustuğum da sensin,kızgın kızgın konuştuğum da.
Öfkelenip bir sigara yakınca yudumladığım kahve de sensin nasılsa.
Bütün çiçekler sen açmış
Bazen saksılarda bırakılıyorsun ellerimin arasına,
Bazen eğilip ben kokluyorum seni yol kenarlarında.
Telaşlı genç kızların yüreği sen sen  atarken,
Delikanlılar durur mu ?
Onlar da sen sen bakıyorlar sevdalarına.
Her akşam aynı yolu seninle geri dönüyorum.
Seninle soyunup dökülüyorum yorgunluğuma.
Tekrar bir kahve yapıp balkona çıkıyorum.
Birlikte yudumluyoruz.
Biraz kavga ediyoruz.
Biraz küsüyoruz.
Aydınlık kanatlarını açıp süzülüyorsun yanıbaşımdan.
Deniz deniz kokunla.

Sonra iflah olmaz bir düğüm.
Bir cenaze ağıdı.
Bir densiz kara.
Takılıyor kursağıma.