25 Mart 2009 Çarşamba

YARA ÜZERİNE RESİM ÇİZEN RESSAM

Şehre akşam kucak açarken,
Eğilmiş ressam.
Yerde yatan kuşun tutmuş gagasından.
Sadece kanadı kırılır kuşların sanıyormuş,
Kuşu ölmüş görünce ayılmış ressam.
Bir iki sokaktan geçmiş hızlıca,
Soluğu kesilmiş,dinlenmiş ressam.
Tak tak ayak sesleri duyunca birden,
Bir köşeye gizlenmiş ,izlemiş ressam.

İki dağ belirmiş gözü önünde,
İki yanan volkan dizi dibinde,
Yutkunmuş boğazında son tükürükle,
Vurulmuş şaşkınlıkla bir dağa ressam.

Bir dağın eteğinde denizi varmış,
Diğeri çoraktan beter çorakmış,
Bir dağın üstünde yeşili varmış,
Diğeri karadan daha karaymış,
Bir dağın başında güneşi varmış,
Diğeri kar boran,hep karanlıkmış,
Bir dağın içinde sevisi varmış,
Diğeri kimsesiz,çokta yalnızmış,
Bir dağın elinde neşesi varmış,
Diğeri eliyle yara kaparmış...

Dili tutulmuş naçar ressamın,
Fırçasında bahar açar ressamın,
Ezilmiş büzülmüş kalmış ortada,
Kaçacak hiç yeri yokmuş ressamın.

Düşünmüş taşınmış nereye varsam,
Hangi dağa gitsem orada kalsam,
Elindeki kuşu hatırlayınca,
Yürümüş, kar boran yaraya ressam.

Başını yaslamış dağın göğsüne,
Uzanmış sabahı bulayım diye,
Erkenden uyanıp, çokta sessizce,
Yarayı mezara çevirmiş ressam.

Dağ içli içli ağlar dururken ,
Yaşları rengarenk boyamış ressam,
Dağ kimsesiz yalnız uyurken,
Bir ölü bir yaşar doğurmuş ressam.

Eh demiş artık ben gitmeliyim,
Yaranı kapattım, yaşını sildim,
Sana bir hayat bir ölü verdim,
Hoşçakal derken düşünmüş ressam.

Elinden fırçayı düşürmüş ressam.

Hiç yorum yok: