Kahve kokusuyla güne başlamayı sevenler burada mı? Bizi bölenlerimize ayırmakla ayırmamak arasında gidip geliyorum. Hani şu kahve bahane hayat şahanecilerle, bahanesi ne olursa olsun kahve olsuncular, aslında aynılarcılar vesaire diye. Matematiğim pek iyi olmadığı için hemen vazgeçiyorum tabi. Neyse kahve bahane. Bugün de kendinden desenli hüzünlerimi verip yerine tabak çanak olmadı mandal falan alabilir miyim acaba modundayım. Biraz ökse otu, biraz civanperçemi, biraz hatmi çiçeğini kazanımıza koyup karıştırıyoruz. Yetti artık cadının elinde oyuncak olduğumuz. En afilisinden tavşan kaç tazı tut türküsü eşliğinde bunca savrulup durmanın pek maharetli bir durum olmadığını da anladıysak ne âlâ. Ostrogotlar, Vizigotlar ve nicesi aynı fikirde, gökyüzü çok gergin sinirlerinize hakim olun diyorlar. Hah işte bu yüzden bunca sıkıntı, sancı. Onlardan iyi mi bileceğiz? Yok insanlar kabaymış, yok efendim çığırından çıkmışız. Gökyüzünden haberiniz var mı kuzum sizin? Niçin günahını alıyorsunuz insanların. Cetvel gibi dosdoğruyuz işte yamukluk bunun neresinde? Size elmalı turtadan da bahsetmek istiyorum bugün. Yok tarifini vermeyeceğim. Elmalı turta kahveyle, çayla, şarapla, suyla velhasıl neyle isterseniz onunla çok iyi uyum sağlar. Benim tavsiyem bir dilim kıvamında turta ve yanında iyi demlenmiş bir fincan çay. Köşenize çekilip biraz düşünün. Zaten çok düşünenlerdenseniz biraz durun. Elinize yüzünüze bulaştırdığınız hasretlerin, el olan sevdiklerinizin, yabancı gülüşlerin, yalancı sevgilerin bolca olduğu ve iliklerimize kadar sancıdığımız bu günlerin de geçeceğine inancınızı yitirmeyin. Bir de gülüşünüze iyi bakın.
Benim küçük hikayem.
Gülüşü gökyüzü sevdiğim.
Sensiz ne yana baksam bir eksik
Tadı tuzu kalmadı hiçbir şeyin.
Kapı önünde eskiciler çanak çömlek derdinde
Yok şikayetçi değilim.
Ama mümkün olsaydı diyorum
Hani yokluğunu verip
Seni alabilir miydim ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder