23 Nisan 2013 Salı

MATEMATİK NEFRET OLSUN SANA

Aynaya baktım.
Yorgun.
İklim değişikliği mahvediyor saçlarımı,
Fırça görmemiş eski usul beton zeminler gibi yüreğime eşlik ediyor sanki.
Ve bir  Ahmet Kaya şarkısı dinlemek şart oluyor böyle anlarda.

Tırnaklarımı ne zaman yedim hatırlamıyorum.
Sebep neydi, bilmiyorum?
Midemi bulandırıyor yutkunduğum.
Banyoya koştum.
Solgun.
Nasıl geldim buraya, nereye gidiyorum?
Hatırlamaya çalıştım.
Suskun.

En sevgili gülüşümü ister misin çocuk?
Hiçbir boka yaramaz artık biliyorum.
Of yine neler saçmalıyorum?
Al,senin olsun diyorum.
Ben başka gülüşler gördüm.
Bıkkın.

Bu saatte trafik mi olur,
Bu saatte ihanet mi olur,
Bu saatte insan unutur mu,
Bu saatte bir iş var,
Böyle ton ton, böyle dünya yükü, yüreğe vurulur mu?

Bahar,bir zemheri bakışla ,bir yalanla, kara, yoksul, avuntusuz,
Kimsesizliğin koynunda ,zavallı bir güçlüyüm ben serzenişiyle,
Sadece ona has bir iklimde ,kurban ediyor iyiye dair ne varsa işte...

Heyt uleyn kaldırın şu arabaları kaldırımlardan.
Caddeleri boşaltın,
Bir ağıt yaktım yerin yedi kat altına.
Ölüleri rahat bırakın.
34 sağa çek,sağa çek!
Ehliyet,ruhsat lütfen,üfleyin Fatma Hanım,arabadan inin.
Bittim!

Kaç ay oldu hala öğrenemedin şu dil bilgisi işini diyecek şimdi Ali Hocam,
Kaç yıl geçti sevilmeyi öğrenemedim diye cevap vereceğim bir çırpıda.
Şaşırıp kalacak.
Oysa yeteneksizim ben bütün hocalarım.
Kusura bakmayın hep yetenekli numarası yaptım.
Özrüm kabahatimden büyük olur hep,
İşte anlatım bozukluğunun hası.
Ne çatı uyumu var,ne edebiyata dair bir kaygı.

Sevgilim,papatyalar diyorum,
Papatyalar alır mısın bana?








Hiç yorum yok: