27 Nisan 2009 Pazartesi

İHANETİN DÜĞÜNÜ

Kesik ellerim.
Gözlerime yığılan zemheri.
Yazgısı bozuk, dili tutuklu.
Uzanmış ihanetin koynuna,arsız,yarınsız,çözümsüz.
Sırdaş bildiği karanlık yakmış kendi alevini.
Ne düşmüş uçurumdan , ne düşüşmüş karşılayan yollarını.
Satırlar paylaşılmış sevgiyle,
Sevgimin üzerine beddualar yağmış meğer.
Bütün kelimelerimin kaçışmış anlamları.
Her kelime bir darbe , her darbe bir kelime doğurmuş.
Geceye teslim olan düşlerim,
Leyla ile Mecnun rüyasında ,
Kaç kez satılmış esir pazarında.
Soluduğum havadan çekerken hayatı ciğerlerine,
Öyle bir hırsız ki soluğumu kesmiş.
Yine aynı hikaye.
Başı sargılı,ayağında zinciri bir deli kadın.
Sevmiş adamı , adamın bütün kıyılarını.
Ne ihanetler yutmuş aşk niyetine.
Bir sabah uyanınca,
Karşısında ihanet çırılçıplak.
Yürek savunmasız.
Yürek sessiz.
Yürek ölüm eşiğinde.
Boğazında bir yumru.
Ayağının altında güneş.
Gözlerinde okyanus.
Sabah sessiz başı önünde.
Çekilsin ayaklarımın altından yeryüzü.
Alıp gitsin başını şu gök tepemden.
Sussun sevdalılar artık konuşmasın.
Uyansın uyuyan dev uyuduğu masaldan.
Koynumda ihanet hiç uyumamış.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

canımmmm ilk defa blogunu açtım ama kayboldum, bu kadar güzel olur sözlerle kurulan dünya ve bu kadar büyük.... eline, diline ve dünyalara sığmayan ama dünyaları içinde barındıran herkese yetecek bir sen taşıyan yüreğine sağlık fındığım. 'olcay'

Adsız dedi ki...

Çok güzel.