26 Ocak 2009 Pazartesi

PİÇ

Yüzüne değdi kirpiğimin ucundan
Fırtınalarla savrulan damlalar.
Damıtıp zehrini aldım avucuma yere düşerken.
Sana ne çocuk!
Doğurmuş yüreğim 
Parmak ucuyla gösterilen
Ziyan ettiğin piç bir aşk.
Şimdi sokak ortasında savrulsun boş ver.
Gelene geçene sorsun kimim ben diye?
Kiminim?
Hangi kalbin içinden düştüm buraya?
Bırak sorsun çocuk.
Büyümüşsün ya sen
Büyümüş ya içimde seni beni izlerken.
Ne ben elinden tutarım artık ne sen tut.
Tutma! İstemem!
Ben ışığının içinde kaybolanları,
Yere diktiğin gözünden kaçırabildiklerimi toplayıp
Ne varsa artık kalan.
Bir parça yarın.
Bir parça geçmişten kalan.
Hoşça kal diyorum.
Hoşça kal çocuk.
Yeni doğumunda yağacak yağmurda
Islanacak, çocuklarına acıyacak,
Acınacak birilerini bulmak üzere hoşça kal.
Yokluğun varlıktır sefil ruhlar kanarken.
Ağzımı açıp basınca çığlığı
Yıkılsın yerde ne varsa.
Parçalansın gökte seyrettiklerim.
Bırak çocuk!
Küçülsün nazarında bütün düşlerim.
Varlığım ezilsin sahip olduğun siyah boşlukta.
Büyümüşsün ya sen.
Bırak kalsın bu piç aşk ortalıkta.

16 Ocak 2009 Cuma

MAVİ

İçim.
Buz.
Mavi.
Kaybeden gerçeklerin keskin ucunda
Göğe uzanmış, keyfe zehir katılmış
Parlak cilalı elma.
Yâr.
Bir yaz akşamı rüyası kış sabahında.
Terlikleri şak şak.
Ardıma bakmıyorum.
Gördüğüm.
Mavi.
Dur(ma)!
Kayıp gitsin yokuşun sonuna kadar.
Usuldan yürüyüşlerde çığlık sesim.
Dan dan!
Mavi.
O kadar da değil canım.
Altı üstü dört tekerli araba
Yol zaten yapım aşamasında 
Enkaz dolu geçtiğim yolların manzarası
Badanası yok elbette çoğu yapının.
Olanlar ise
Mavi.
Şimdi umut dolu bir bakış açısı mı gördünüz siz?
Mavi hiç kederle yoldaş edilir mi?
Değil mi?
Bende öyle düşündüm zaten.
Katladım.
Mavi.
Katlandım.
Mavi.
Soldu yeşil.
Kaldı.
Mavi.

11 Ocak 2009 Pazar

TAHTA BAVULDA SAKLI YÜREĞİM

Penceresi yeşile açılan.
Her daim yağmur damlalarının sesinde uykuya dalmanın 
O eşsiz huzurunu yaşadığım evimizde
Gençliğe adım atan çocukluğumdan kalan
Büyüdüğümde yaralarımı sakladığım
Dedemin dedesinden yadigâr tahta bir bavulda
Tavan arasında  saklanmaktan yorulmuş anılar.
Dere kenarında uçuşan kelebekler
Bir kalıp sabunla cıvıldaşan sesimin yankısında raks ederken
Babaannemin "akşam oldu haydi eve gelin" dediği günlerin
Dedemin çattığı kaşının altında eziliveren gülme krizinin
Şehir merkezinden yola koyulunca 
Başka memleket çocuklarının dayanamayacağı kadar engebeli yollarda
Güle oynaya yukarılara daha da yukarılara çıkıyor olmanın
Köye vardığımızda ilk evin önünde duraklama nedenimizin 
Yıllar çizgilerini çok çabuk derinleştirse de
Dillere destan güzelliğini unutmamıştır kimse
İpek halamla kucaklaşmak için olduğunu bilmenin
Mehmet enişteme gülümsemenin eşliğinde
Devam ederken yola
"Anlat hele ben dinlerim" diyen köy sakinlerine
Heyecanla anlattığım tüm hikayelerin
Koynunda uyudum bugün.
Duyduğum gürültülerin sesiyle gözlerimi açtığımda
Kaybolmasın diye sevdiklerim.
Yüreğimi sakladım onların yanına.
Dedemi, babaannemi, halamı, eniştemi
Çocuk hikayelerimde saklı aydınlık geleceğimi.
Tekrar kilitledim.
Cilası eskimiş, kulpu kırılmış
Dedemin dedesinden yadigâr tahta bavul içerisine.

8 Ocak 2009 Perşembe

VURUYOR KENDİNİ GÖZLERİMİN ÖNÜNDE

Her hikayeye konu olan kahramanların özentisinde
Yeni tiratlar sarf ediyorum.
Akşam olduğunda hüzünlenen şairlerin
Güne varma çabasındaki engebeli süreçte
Derin bir yalnızlıkla susuyorum.
Neşelenmek için bahaneler uyduran gülmeye meyilli yüreğim
Hiç alışık olmadığım alışkanlıklar ediniyor benden habersiz.
Koyversem boşluğa ruhumu zaman çok erken.
Yaptıklarına alkış tutsam sahtelik olur.
Fark etmek bir gece sessizliğinde sevdiğinizin aslında sevmeyeniniz olduğunu.
Sevdiğinizin sanmalarla ziyan olduğunu.
Sevdiğinizin her gün size yeni anlamlar yüklerken
Anlamsızlaşma yolunda kendini vurduğunu.
Gözlerinizi her kapadığınızda onunla, açtığınızda onunla.
Ancak o aradaki kapama anında.
O küçücük anda.
Ondan çok çok uzakta olduğunuzu anladığınız oldu mu?
İtiraf edemediğiniz zamanların birinde 
Gecenin en sessiz yerinde 
Fonda bu sessizliği bozmak için çalan 
Sevdiğinizin gelecek günlerdeki partilerinde
Salınacak arkadaşlarına eşlik edecek müzikleri
Belki ne söyleyeceğini bilmediği için
Belki de sizin kelimelerinizden kaçtığı için
Dinlemekteyken
Gece
Daha birini bitirmeden diğerine başlanan her şeyde olduğu gibi
Sizi de yordu mu?
Aranızda hiç bilinmeyenli denklemler 
Sevmeler, ihanetler.
Belki bahçe kapısı aralığında
Belki de yerde bulacağınız gürültülü bir karşılaşmanın 
Bilmem kaçıncı arifesinde
Bütün tiryakiliklerden vazgeçiş eylemleri planlarken 
Görmezden gelmek şıkkını seçiyor bulunca kendinizi soldunuz mu?
Derin bir of çekmekle çekmemek arasında kaldığınız zamanların birinde
Gün ışığına kavuşmuş bulunca gözlerinizi
Gördüğünüz aydınlık  aydınlık oldu mu ?

6 Ocak 2009 Salı

GÜNEŞ BATMAKTA HÜZNÜN UÇURUMUNDA

Gözlerimin altında büyüyen kararmış yalnızlıkların
Taarruza geçtiği bir kış gününde
Güneş battı hüznümün uçurumunda.
Ömre ziyan sokaklarında koştururken yârin
Çarptığım duvarlarında kanadı yüreğim.
Her telden çalan frekanslarda şarkıları dinlemekle meşguliyetimin boşluğunda
Yeni yıl müjdecisi takvim yaprağını okumanın sevincinde
Sevdiğim bütün şairlerin şiirlerinden adını ayıklarken
Boy veren ağaçların dallarına 
Kurdele çaput cinsinden asılan dileklerime el koydu el eylediğim.

Geceleri terlemiş kimin umurunda.
Kimin umurunda benim üşüyen düşlerim.