11 Şubat 2011 Cuma

PARMAK UCUNDA YÜRÜYOR AYRILIK

Gözlerimde tekrar eden bir hastalık,
Soldurup duruyor tüm renklerimi.
Al git sesini,çıplak,sade,olduğum gibi,
Nefesi kesilsin isterse,oynaştığın zamandan kalan yüreğimin.
Bırak beni.

Yolunu kestiremediğim her kaçak kelime,
Zincire vuruluyor sonunda.
Suçlusu, elini kolunu sallayıp gezerken;çoğu faili meçhul gibi,
Biri yüksek sesle bok atıyor varlığıma.
Yakalandı,işte suçlu,yakalandı diye.
Ayak uyduruyor bütün hainler bu saçma oyuna.

Zamanın kesip attığı bir ten,
Dokusunu yitiriyor,dokunuşu rivayet oluyor git gide.
Sır denklemlerinde suskunluğun hatırı büyüyor.
Ve imleği kaçmış ya bir yerinden,
Sökülüyor boşluğum,kimin eli değse, doku(n)(ma)mak üzere.

Bu sabah gözlerimde bir ağrı,
İnkar ediyor hatırladıklarını.
Acemi bir yalancı, derin nefes alışıyla boğuluyor.
Yaman bir hesaplaşma parlıyor dudaklarımda,
Pembe;soluk,silik çizgilere inat.

Adını anmıyorum.Tövbekarıyım seni çağıran her kelimenin.
Düşmanıyım yokluğuna dayanamayan her hücremin.
Yavaş yavaş kapatıyorum bu defa kapıyı.
Oyunlar türetiyorum gidişimin yansıması,
Bir koca varlıkmış gibi.


Sürecek kahkahaları kandırmamız bir müddet daha.
Hatta, ömür senle son bulacak yalanı,doğruyu edecek tahtından.
Senden başkası ölüm bana,dilim dudağım zehir, el eli değerse,
Vurulurum inan..Yalan hiç bitmeyecek.

Parmak ucunda yürüyor ayrılık bu defa,
Diğerleri gibi yıkmıyor ortalığı.
Sessiz,ustası olmuş yalnızlığın,öfkelenmiyor.
Keskin bakışından süzülüyor ihanetin görkemli günahı.
Kimseye yaslanmıyor,yarışmıyor diğerleriyle.
Kendi naaşını kaldırıyor olduğu yerden.
Kirli elleriyle değmesin diye,
Ölümüne niyet çekenler.

Bu sabah gözlerimde bir ağrı,
Solmuş bütün renklerim.
Yalana dönüyor sırf dilim,kayıp gerçeklerim.

Hiç yorum yok: