16 Ağustos 2010 Pazartesi

YEDİVEREN DÜŞÜNDEN "GERÇEĞE"

Vazgeçtim,
Sensiz İstanbul akşamlarında,
Yolculuk telaşında gözlerimi ıslatan şarlatanlardan.
Dilime doluşup duruyorken en belalı sözcükler,
Adam akıllı yalnız kalmayı bile beceremediğim ayları,
Ardından boş şişeler gibi devirip dururken,
İçimin zehrinden, sana kan kusturan bir ayrılık armağan ettiğim güne,
Tükürüp duruyorum, her günah sevişmede.

Eller bilmez kıymetini dediğin anlar çoğalıyor.
Anlamını yeni öğrendiğim bir sözcüğün altında,
Azalıyorum ben.
Koşarak gittiğim dost muhabbetlerinden,
Sensizliğime düşman ayrılıyorum.
Öyle ya kaç zaman oldu,değişti mevsimler.
Bilmediğim topraklarda yediveren hayalinde,
Can acıtan gerçekleri suluyorum.

Sokaklar geçiyorum ardından.
Denize sevdalı,yosun gözlerinde demleniyor rüyalar.
Her sabah yokluğun doğuyor üzerime,
Her akşam sensizlik çöküyor şehrime.
Tren camlarından izliyorum seni,
Ve beni en sevdiğin yerde alıyorum öldürücü darbeyi.

Övünebileceğim birşey kalmıyor bana ait,
Kirli sayılıyor ak dediklerin.
Karama sarılıyorum daha sıkı,daha sıcak,
Söz sevdiğim bu oyun da son bulacak.

Hiç yorum yok: