Şehre akşam kucak açarken eğilmiş ressam.
Yerde yatan kuşun tutmuş gagasından.
Sadece kanadı kırılır kuşların sanıyormuş
Kuşu ölmüş görünce ayılmış ressam.
Bir iki sokaktan geçmiş hızlıca
Soluğu kesilmiş, dinlenmiş ressam.
Tak tak ayak sesleri duyunca birden
Bir köşeye gizlenmiş, izlemiş ressam.
İki dağ belirmiş gözü önünde.
İki yanan volkan dizi dibinde.
Yutkunmuş boğazında son tükürükle.
Vurulmuş şaşkınlıkla bir dağa ressam.
Bir dağın eteğinde denizi varmış
Diğeri çoraktan beter çorakmış
Bir dağın üstünde yeşili varmış
Diğeri karadan daha karaymış
Bir dağın başında güneşi varmış
Diğeri kar boran, hep karanlıkmış
Bir dağın içinde sevisi varmış
Diğeri kimsesiz, çokta yalnızmış
Bir dağın elinde neşesi varmış
Diğeri eliyle yara kaparmış.
Dili tutulmuş naçar ressamın.
Fırçasında bahar açar ressamın.
Ezilmiş büzülmüş kalmış ortada.
Kaçacak hiç yeri yokmuş ressamın.
Düşünmüş taşınmış nereye varsam.
Hangi dağa gitsem orada kalsam.
Elindeki kuşu hatırlayınca
Yürümüş kar boran yaraya ressam.
Başını yaslamış dağın göğsüne.
Uzanmış sabahı bulayım diye.
Erkenden uyanıp çokta sessizce
Yarayı mezara çevirmiş ressam.
Dağ içli içli ağlar dururken.
Yaşları rengarenk boyamış ressam.
Dağ kimsesiz yalnız uyurken.
Bir ölü bir yaşar doğurmuş ressam.
Eh demiş artık ben gitmeliyim.
Yaranı kapattım, yaşını sildim.
Sana bir hayat bir ölü verdim.
Hoşça kal derken düşünmüş ressam.
Elinden fırçayı düşürmüş ressam.
25 Mart 2009 Çarşamba
24 Mart 2009 Salı
ÖLDÜĞÜM YERDEN BİLDİRİYORUM
Ölüm bir kalabalığın gürültüsünde
Merhaba dedi.
Hendeklerinden atlamak üzereyken.
Karşı kıyıya ulaşmaya ramak kalmışken.
Yeter dedi yaşama.
Gülüp eğlenmekteyken dostlarla.
Eşlik ederken kırk yıllık kahvemiz akşam sohbetlerimize.
Ölüm hain bir kahpenin elinde kalan son yalanıyla
Düştü fincanlarımızın ortasına.
Dona kalmış düşlerin kabusa uyanan gerçekliğinde vurulduk.
Merhaba dedi.
Hendeklerinden atlamak üzereyken.
Karşı kıyıya ulaşmaya ramak kalmışken.
Yeter dedi yaşama.
Gülüp eğlenmekteyken dostlarla.
Eşlik ederken kırk yıllık kahvemiz akşam sohbetlerimize.
Ölüm hain bir kahpenin elinde kalan son yalanıyla
Düştü fincanlarımızın ortasına.
Dona kalmış düşlerin kabusa uyanan gerçekliğinde vurulduk.
Yüzümüzde hatırda kalan son kıvrımlarımızla.
Sevinçler, hayaller, gülüşler...
Ardı ardına yığılıp kalan kalpler.
Bir namerdin bulanık fikrinde can verdi umutlarımız.
Ne bir çığlık duydum düşenlerden, ne de bir ah.
Göz göze gelebildiğimiz bir kaçımız selamladık vedalaşırken birbirimizi.
Görüşmek üzere.
Damağımızda telvenin buruk tadı.
Ellerimizde son kez birbirine dokunabilmek için yersiz bir çaba.
Öldük dostlarım.
Bir kahpenin yalan sıcağında.
Ne bir çığlık duydum düşenlerden, ne de bir ah.
Göz göze gelebildiğimiz bir kaçımız selamladık vedalaşırken birbirimizi.
Görüşmek üzere.
Damağımızda telvenin buruk tadı.
Ellerimizde son kez birbirine dokunabilmek için yersiz bir çaba.
Öldük dostlarım.
Bir kahpenin yalan sıcağında.
17 Mart 2009 Salı
ÇIKMAZ SOKAK
Sen sadece geleceğimi çalmadın benden.
Kimsesiz çocukların gülümseme umudunu.
Sabah güneşine yoldaş gözlerimin ışığını.
Yalnız sokak adamlarına uzatılan ellerimi.
Komşu kızının getirdiği tatlıları beğenme hevesimi.
Bayramlarda şeker toplamak üzere elime aldığım
Kimsesiz çocukların gülümseme umudunu.
Sabah güneşine yoldaş gözlerimin ışığını.
Yalnız sokak adamlarına uzatılan ellerimi.
Komşu kızının getirdiği tatlıları beğenme hevesimi.
Bayramlarda şeker toplamak üzere elime aldığım
Bir poşet içinde biriktirdiğim çocuk hikayelerimi.
Yeni cümleler kurma hevesimi.
Sen yarattığın depremden kurtulmak için
Sarılırken başka bedenlere,
Elini uzatırken başka ellere,
Beni göçük altında bırakan ihanetinle
Ne haykıracak ses kaldı bende
Ne de kelime.
Son bir çabayla kurtulmak için ses verdiğimde
Sesimi duyan var mı diye?
Sen sustun öleceğimi bile bile.
Şimdi zafer nidalarıyla dolaş başka bedenlerde.
İzbe kuytularda erit yüreğini.
Adımı karaladığın notlarını yırt at.
Sana yazılmış ilanı aşkların büyüsüyle
Yokuşundan in aşağılara.
Sokak taşlarının arasında sıkışıp kalan adımlarıma
Adını fısıldadım sessizce.
Her yerden aynı cevap geldi.
Yâr ihanet içinde.
Senin çamurlu ayaklarını yıkadığın su birikintisi
Gözyaşlarımdan oluştu.
Şimdi lekesiz adımlar atacağını sanarak
Yeni cümleler kurma hevesimi.
Sen yarattığın depremden kurtulmak için
Sarılırken başka bedenlere,
Elini uzatırken başka ellere,
Beni göçük altında bırakan ihanetinle
Ne haykıracak ses kaldı bende
Ne de kelime.
Son bir çabayla kurtulmak için ses verdiğimde
Sesimi duyan var mı diye?
Sen sustun öleceğimi bile bile.
Şimdi zafer nidalarıyla dolaş başka bedenlerde.
İzbe kuytularda erit yüreğini.
Adımı karaladığın notlarını yırt at.
Sana yazılmış ilanı aşkların büyüsüyle
Yokuşundan in aşağılara.
Sokak taşlarının arasında sıkışıp kalan adımlarıma
Adını fısıldadım sessizce.
Her yerden aynı cevap geldi.
Yâr ihanet içinde.
Senin çamurlu ayaklarını yıkadığın su birikintisi
Gözyaşlarımdan oluştu.
Şimdi lekesiz adımlar atacağını sanarak
Kirlenmiş yüreğine ortak ettiğin yarınlarımı çıkar at üzerinden.
Ve yine ihanet güldürsün yüzünün silik kıvrımlarını.
Güle oynaya bitirirken hasretinle yürek alışverişini
Sokaklarından geçerken gözlerinle süzdüğün bütün kadınları
Sırf alevinde yanarken çıkardığı sesi seviyorsun diye
Yine al, at, yak yüreğinde.
Yansınlar bırak.
Sırf sen bir anlık heveslerine kavuş diye.
Biriksin küllüğünde yine izmaritler.
Her defasında beni söndür tekrar tekrar.
Boğazına takılan öksürük nöbetleri ayırsın bizi
Bırak ayırsın sonsuza kadar.
Nafile çabaların sancısında uykuya hasret gözlerin
Kapatırken perdelerini sıkı sıkı güneşe
Sırt çeviren diğerleri gibi
Kar yağacaktır elbette sevgisiz yüreğine.
Ve yine ihanet güldürsün yüzünün silik kıvrımlarını.
Güle oynaya bitirirken hasretinle yürek alışverişini
Sokaklarından geçerken gözlerinle süzdüğün bütün kadınları
Sırf alevinde yanarken çıkardığı sesi seviyorsun diye
Yine al, at, yak yüreğinde.
Yansınlar bırak.
Sırf sen bir anlık heveslerine kavuş diye.
Biriksin küllüğünde yine izmaritler.
Her defasında beni söndür tekrar tekrar.
Boğazına takılan öksürük nöbetleri ayırsın bizi
Bırak ayırsın sonsuza kadar.
Nafile çabaların sancısında uykuya hasret gözlerin
Kapatırken perdelerini sıkı sıkı güneşe
Sırt çeviren diğerleri gibi
Kar yağacaktır elbette sevgisiz yüreğine.
12 Mart 2009 Perşembe
SİYAH MOR VE DİĞERLERİ
Ay geceden bunalmış
Güneş güne sırt çevirmiş meğer.
Velhasıl gökyüzü yere dikmiş gözlerini.
Ne yapsın koca derya küçülmek hevesinde?
Bir terslik var belli.
Dilimin ucunda dile gelmez kelimeler yitirdi harflerini.
Hoşça kal pembe, yeşil, kırmızı, mavi.
Kapattım aynı gördüğüm açtım aynı.
Gözlerimin önünde bekleşip duruyorlar
Siyah , mor ve diğerleri.
Güneş güne sırt çevirmiş meğer.
Velhasıl gökyüzü yere dikmiş gözlerini.
Ne yapsın koca derya küçülmek hevesinde?
Bir terslik var belli.
Dilimin ucunda dile gelmez kelimeler yitirdi harflerini.
Hoşça kal pembe, yeşil, kırmızı, mavi.
Kapattım aynı gördüğüm açtım aynı.
Gözlerimin önünde bekleşip duruyorlar
Siyah , mor ve diğerleri.
5 Mart 2009 Perşembe
KALDIRIMLARDA
Kaldırımları mı yanlış yürümüştük?
Yoksa baştan sona hatalı mıydı sokaklar?
Parmaklarımın arasına sıkıştırdığım sigaram.
Bir adım ileri bir adım geri ne fark eder.
Aynı olmasa da adımlarımız
Yan yana yürürken aynı yollarda
Unutuldu mu gülüşler ?
Senin parmakların değil miydi sımsıkı saran ellerimi?
Yalan mıydı sarılmalar ayrılık yok dercesine?
Pek hayal de kurmazdık ki seninle
Yıkıldı desek hayallerimiz.
Gerçekti yaşananlar.
Ve biz yalansız yaşadığımızı söylemez miydik?
Uzun zamandır görmediğim yüzünü
Fotoğraflarda anımsamak.
Olmuyor.
İsyanlara açılıyor yüreğim.
Sırf hayalin yetmiyor bazen.
Ne sevdamı görüyor.
Ne de yakarışlarımı duyuyorsun.
Bak ben yine seninleyim.
Yine sevdan yakıyor yüreğimi
Nerelerdesin sevgili?
Aklında olmayan ben çıkmazlardayım.
Gözlerin çeliyor aklımı suskun fotoğraflarda.
Sensizlik sevdan gibi işledi dünyama.
İçtiğim her sigara son artık.
Her adım sona davetiye bana.
Anla be anla artık sevdiğim.
Uzakta olsan.
Değmez de dese başkaları ona.
Ömrümü sana adadım.
Yalan yanlış kaldırımlarda.
(99 EKİM)
Yoksa baştan sona hatalı mıydı sokaklar?
Parmaklarımın arasına sıkıştırdığım sigaram.
Bir adım ileri bir adım geri ne fark eder.
Aynı olmasa da adımlarımız
Yan yana yürürken aynı yollarda
Unutuldu mu gülüşler ?
Senin parmakların değil miydi sımsıkı saran ellerimi?
Yalan mıydı sarılmalar ayrılık yok dercesine?
Pek hayal de kurmazdık ki seninle
Yıkıldı desek hayallerimiz.
Gerçekti yaşananlar.
Ve biz yalansız yaşadığımızı söylemez miydik?
Uzun zamandır görmediğim yüzünü
Fotoğraflarda anımsamak.
Olmuyor.
İsyanlara açılıyor yüreğim.
Sırf hayalin yetmiyor bazen.
Ne sevdamı görüyor.
Ne de yakarışlarımı duyuyorsun.
Bak ben yine seninleyim.
Yine sevdan yakıyor yüreğimi
Nerelerdesin sevgili?
Aklında olmayan ben çıkmazlardayım.
Gözlerin çeliyor aklımı suskun fotoğraflarda.
Sensizlik sevdan gibi işledi dünyama.
İçtiğim her sigara son artık.
Her adım sona davetiye bana.
Anla be anla artık sevdiğim.
Uzakta olsan.
Değmez de dese başkaları ona.
Ömrümü sana adadım.
Yalan yanlış kaldırımlarda.
(99 EKİM)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)