11 Aralık 2024 Çarşamba

UZAKTA BİR YAĞMUR BULUTU GÖZLERİN

Yeniden öğreniyorum
Akşam oluşunu günün ve saatin yanlış vuruşunu 
Şarkıların çoğunu ve azını varlığının 

Uzakta bir yağmur bulutu gözlerin
Hanidir sana benzemiyor gülüşlerin 



10 Aralık 2024 Salı

MÜMKÜNDÜR SEVGİLİM

Sevgilim.

Bir rüyanın içinde düşmüşsündür hatırıma.

Doğrudur  kabul çok çok sevmişimdir.

Özlemişimdir, yanmışımdır hasretinden  yakmışımdır.

Fotoğraflarına bakıp uyuduğum da olmuştur

Şiirlere sarılıp ağladığım da

Mümkündür sevgilim. 

İki kadehten biri sen olmuşsundur, iki laftan. 

Üç gün, beş gün, bir hafta 

Fazla değil unuttuğum da olmuştur

Yeminlerle terk ettiğim de

Bağırıp çağırdığım da olmuştur yokluğunda

Nefessiz hissettiğim, sızıdan uyuyamadığım da 

Sevmiyorum da demişimdir kim bilir canım çok yandığında

Sessizliğe teslim olduğum da olmuştur

Gürültümle tüm sessizliği bozduğum da

Mümkündür sevgilim.

Kahveler içmişimdir sensiz, filmler izlemiş, şarkılar dinlemişimdir

Çiçekler ekmiş, meyveler toplamışımdır

Kahkahalar eşliğinde umutlar öldürmüş, geceler büyütmüşümdür

Yokluğunu giyip giyip çıkarmışımdır üzerimden

Kederim koynuma sığamaz da olmuştur

Kokunu hatırlayıp yutkunduğum da

Mümkündür sevgilim. 

Davullu zurnalı düğünlerde neşeyle dans ettiğim de olmuştur

Işıl ışıl baktığım da

Yollar eskitmiş, şehirler biriktirmişimdir

Gülüşünü kondurup avuçlarıma çayır çimen gezmişimdir

Bir narin kelebek gibi süzülürken hatırında

Mümkündür sevgilim.

Sevgilin.


9 Aralık 2024 Pazartesi

SEN SENİN KİM OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUN ?

Kendinizle başınızın belada olduğunu anladığınız oldu mu hiç? Ya da aslında bütün devrilmelerinizin öz nedeninin kendiniz olduğunuzu fark ettiğiniz? Yok yok! Boşuna   bana şu bunu yaptı o oradan uçtu bu buradan kaçtı demeyin hiç. Yok diyeceksiniz de hemen belirteyim anlaşamamamız muhtemel. Her ihtimali aklımızın bir köşesinde tutarken çok basit fikirleri es geçme nedenimiz  çok bilmişliğimizden kaynaklanıyor olabilir mi? 

Kendimle küstüğümü fark ettim. Açıkçası    yıllardır  kendimle küsmüşüm aslında.          Kendime sıra hiç gelmemiş ve bunu ben bile isteye böyle yapmışım. Evet öğretilenler, toplum, kurallar, alışkanlıklar vesaire hep bir neden bulmuşum. Sonsuz neden bulma gücü tarifsiz bir iç yenilgisine dönüşmüş ve bunu fark etmemişim.  

Küçücük ömrümü daha da küçültmüş; un ufak olsun diye çabalamış, ne kadar da mükemmel parçalanıyor  dur şuradan biraz da mısır patlatayım da izlemeye öyle devam edeyim diye seyre dalmışım. Kendi hayatımı izlerken  böbürlenmelerimin yerini bu ne saçmalık, bu  ne saçmalık diye mırıldanmalar alınca   hangi aymaz aklın eseri bu diye sora sora kendime vardım.

Kendinize vardığınızda yine hafiften bir küstahlık esir alıyor insanı. Kendimdeyim, kendimleyim, kendimle çok mutluyum. Kendim de kendim. Canım kendim, mükemmel kendim. Yok abartmıyorum. Kendimizi bulduğumuzu ve  sevdiğimizi sandığımız o anlar kayboluşumuzun en karanlık yeri en kuytusu en bir daha bulunamama ihtimalinin çoklaştığı yer. Kimse sana vurmadığı sürece dünyanın en güçlü yumruğuna  sahip olduğunu sanmak gibi. Gücümüzün ne kadar da olmadığını, ne kadar yenildiğimizi ufaktan ufaktan anladığımız yer. Burada sükûnetle kalabilmek çok zor. Sakin kalabilmek fena zorlayıcı lakin bunu başarabilirsek o mükemmel  manzaraya varmak için ilk adımı atacağımız  dönemecin başı da burası. Yani sonrası bütün o karanlığın hep geride kalması. Işık ihtimalinin heyecanı.
Bir sürü gün bir sürü gece bir sürü hayal bir sürü gerçek. Yaşadığımız hiçbir şeyin içinden çıkaramayız kendimizi. Yok sayıyorum işte dediğimiz vakit yok olmazlar. Lakin öğrendiklerimizle yepyeni bir gülümsemeye sahip olabiliriz. Hatta daha iyi bir ağlamaya. Fark edebiliriz toprağımızı. Yağmur mevsiminde sulamaktan, yaz günü kış çiçekleri ekmekten vazgeçebiliriz. Dilediğince koşturamasın diye herkes içinde çitle çevirebiliriz. Yabancılar ve satıcılar giremez diye bir tabela da astık mı oh mis. Vay beni mülkiyetçi faşist vay. Malumunuz günümüz çok bilenlerin günü. Ahkâmcı abilerimizden ablalarımızdan bir şey almayalım mı? Kör cahil mi kalalım? Biz ölelim mi ey ahali? Ay burası böyle olmayacaktı sanki.

Sevgili Mükremin abi, sevgili mahallenin en güzel kızı, sevgili her genç kızın rüyası, ilk aşkı aktör, şarkıcı, sevgili anne, sevgili baba, sevgili abi, sevgili kardeş, sevgili eş, sevgili arkadaş, sevgili aşk, sevgili çocuk, sevgili insan başarabilirsin. Kaybolduğun yer seni bulacağın yer. Seni ancak sen bulabilirsin.


8 Aralık 2024 Pazar

PİŞMAN

Bir narin papatya darılmış toprağına 

Solgun.

Bin pişman, uykulara sığmıyor artık yokluğu.

Ha vardım ha varacağım avuntusu kâr etmiyor. 

Teselliler utangaç, umutlar yorgun.

Boynunu büküp duruyor kavuşmalar. 

Bin pişman,  kaybetmiş yolu dönemiyor geri.

Bir narin papatya darılmış toprağına 

Ölüm uykusunda.


7 Aralık 2024 Cumartesi

SON DANS

Beni öldür.

Ruhumu saran sarmaşıklarınla
Dökülsün yüzüm meyve vermesin ormanlarında
Soyunsun bir daha giyinmesin eskilerini
Sussun, vurulsun kaderim pişmanlıklarında
Kalkamasın olduğu yerden gülüşlerim yalanlarınla

Beni öldür.



6 Aralık 2024 Cuma

YELBEGEN

Diyemem ki aydınlıktır yüzün esenliktir hoştur.

Kuşatır kalbimi uçtan uca  çayır çimen deniz derya

Beyaz bir güvercin gibi gelip konmuştur ayrılık aramıza

Çıkarıp masanın üstüne koyamam.
Kafeslerde tutamam.
Zindanlara atamam.

Yedi başlı devisin sen bu sevdanın
Artık seninle savaşamam.

5 Aralık 2024 Perşembe

ÖLMEYE NİYETLİ ÇİÇEK

Salonun en güzel köşesine yerleştirdi çiçeğini 

Toprağı, suyu, gübresi...

Ha çiçeklendi ha çiçeklenecek diye bekleyip duruyordu.

Pembeli, mavili.

Bitlendi.

Küflendi.

Dertlendi de dertlendi.

Yazık dediler, boşuna onca emek verdi.

Bir çiçek uğruna kendini heba etti.

4 Aralık 2024 Çarşamba

KAHVE BAHANE

Kahve kokusuyla güne başlamayı sevenler burada mı? Bizi bölenlerimize ayırmakla ayırmamak arasında gidip geliyorum. Hani şu kahve bahane hayat şahanecilerle, bahanesi ne olursa olsun kahve olsuncular, aslında aynılarcılar vesaire diye. Matematiğim pek iyi olmadığı için hemen vazgeçiyorum tabi. Neyse kahve bahane. Bugün de kendinden desenli hüzünlerimi verip yerine tabak çanak olmadı mandal falan alabilir miyim acaba modundayım. Biraz ökse otu, biraz civanperçemi, biraz hatmi çiçeğini kazanımıza koyup karıştırıyoruz. Yetti artık cadının elinde oyuncak olduğumuz. En afilisinden tavşan kaç tazı tut türküsü eşliğinde bunca  savrulup durmanın pek maharetli bir durum olmadığını da anladıysak ne âlâ. Ostrogotlar, Vizigotlar ve nicesi aynı fikirde, gökyüzü çok gergin sinirlerinize hakim olun diyorlar. Hah işte bu yüzden bunca sıkıntı, sancı. Onlardan iyi mi bileceğiz? Yok insanlar kabaymış, yok efendim çığırından çıkmışız.  Gökyüzünden haberiniz var mı kuzum sizin?  Niçin günahını alıyorsunuz insanların. Cetvel gibi dosdoğruyuz işte yamukluk bunun neresinde?  Size elmalı turtadan da  bahsetmek istiyorum bugün. Yok tarifini vermeyeceğim. Elmalı turta kahveyle, çayla, şarapla, suyla velhasıl neyle isterseniz onunla çok iyi uyum sağlar. Benim tavsiyem bir dilim kıvamında turta ve yanında iyi demlenmiş bir fincan çay. Köşenize çekilip biraz düşünün. Zaten çok düşünenlerdenseniz biraz durun. Elinize yüzünüze bulaştırdığınız hasretlerin, el olan sevdiklerinizin, yabancı gülüşlerin, yalancı sevgilerin bolca olduğu ve  iliklerimize kadar sancıdığımız bu günlerin de geçeceğine inancınızı yitirmeyin. Bir de gülüşünüze iyi bakın. 


Benim küçük hikayem.
Gülüşü gökyüzü sevdiğim.
Sensiz ne yana baksam bir eksik
Tadı tuzu kalmadı hiçbir şeyin.
Kapı önünde eskiciler çanak çömlek derdinde
Yok şikayetçi değilim. 
Ama mümkün olsaydı diyorum
Hani yokluğunu verip
Seni alabilir miydim ? 

3 Aralık 2024 Salı

KIŞ BİTTİ

Sırf canları istiyor diye gelip kolumuzu, bacağımızı, kalbimizi, fikrimizi, ruhumuzu kırmalarına izin mi vermeli? Uğruna mücadele ettiğin her ne varsa dön bir bak. Hayatının bugününe gelene kadar nelere karşı durdun, nelerden vazgeçtin, neler kaybettin, neler kazandın? İçinde iyi olmayı dileyen minicik bir umut yok mu? Sen, senin için mücadele etmeye değmez misin?  Bırak kim ne yaptıysa yaptı. Kaç yanlış yaptığını düşünüp düşünüp hayıflanmaktan da yanlışlarını allayıp pullamaktan da onları yaptığın için kendine kızmaktan da vazgeçsen olmaz mı? Vazgeç ki yeniden başlayabilesin. Yorgun, yenilmiş, yanılmış olmayı dilemezdin. Bilemezdin. Artık biliyorsun. Kendini de onları da onu da. Hâlâ sana sahipsin. Hâlâ sen gülümseyince çiçekler açmaya hazır baharların var. Hâlâ içinin her köşesi uçsuz bucaksız. Sevinçleri kutlamaya, güvenmeye, sevmeye, gülmeye hazır. Zaman alır ama olur. Sen yeter ki senden vazgeçme.

Sevgilim

Kışlar eskittim içimde.

Soğuklar, fırtınalar ziyan etti ekinlerimi.

Ot bitmez, kuş uçmaz, çiçek açmaz artık dediler.

Kış bitmez.

Sevgilim

Kışlar eskittim içimde.

Ayazlar ziyan etti gülüşlerimi.

Bir yabancı  vadide bir kuytu köşeye

Savruldum, kayboldum, ağladım.

Bir daha  bulunamaz, sevemez, gülemez dediler.

Kış bitmez.

Sevgilim

Daha fazla boyun eğemezdim.

Bir minik gülümsedim.

Bir yağdım.

Bir soldum.

Bir açtım.

Bir parladım.

Kış bitti.

Sevgilim. 

Kış bitti.