28 Eylül 2016 Çarşamba

İSTİRİDYE KABUĞU

Sarmaşıklar ardından doğan günde tanrılar
Sancılar içinde bırakıp çocuklarını
Puslu bir geceye gönül veriyorlar.
Kimin umurunda!
Bu susmak bilmeyen ağlamaklı sevda şarkıları
Ojesiz tırnaklarım için fazla.
Kolalı gömlekler giyen adamlar için fazla.
Ardından gidilmeyen aşklar için fazla.
Sustuğum yerde her yalan gerçek her gerçek yalan
Nasıl oluyorsa!
Sonra anlat diyorlar fütursuzca.
Git yapış yakasına; bağıra bağıra anlat.
İyice edepsiz bellediler belli ki beni bu dostlar.
Nerede görülmüş gururumu onca ezip geçtiğim.
Palavra biliyorum.
Hepsi palavra.
Kolu bacağı kırılmış zarflarda yuvasız mektuplar bırakacağım ona.
Fazlası lüzumsuz bu saatten sonra.
Hem Tomris değilim ki ben 
Üstelik ne haddime!
Sebze soyarken yazmaya yeltenmedim hiç
Antikacılar çarşısında param yetmediği için
Alamadığım o gramofonda kaldığında aklım
Evet bir iki satırlık küfür salladığım olmuştur hepsi bu.
Antikacılar, tanrılar, dostlar ve dahi sızılarım.
Ruhumun dökülen bütün sıvalarını topladım bir istiridye kabuğuna.
Uyumam gerek.





Hiç yorum yok: