Sen bana mektuplar yaz.
Pırıl pırıl baksın gözlerin.
Bi’ koşu bakkala gidip geldiğim çocukluğum gibi.
Huzurla dolsun yüreğim.
Sen bana mektuplar yaz.
Kimse görmeden gizli gizli.
Aramızda olanı biteni mahşere saklar gibi.
Gözlerini kapatıp sev beni.
Sen bana mektuplar yaz.
Anlat uzun uzun bensiz başından geçenleri.
Mevsimler değişirken solan/açan çiçekleri.
Yeni evini, evinin içinde düşlerini.
Sen bana mektuplar yaz.
Eski filmlerdeki gibi.
Küsmeden yaşamak nedir öğreneyim diye
Sabırla sevmekten vazgeçme beni.
Sen bana mektuplar yaz.
Yaz güneşim.
Kıpır kıpır yüreğim eşlik etsin sana.
Boynumda hep bu deli sevda.
Sen bana mektuplar yaz.
Sabah ayazında, öğle sıcağında.
Aynı geceyle teslim olurken yalnızlığa.
Uyumadan önce usulca.
Sen bana mektuplar yaz.
Zile basıp kaçan bir çocuğun haylazlığıyla.
Parmak ucunla çık merdivenleri.
Belki sarılırız yakalandığında.
Sen bana mektuplar yaz.
25 Temmuz 2012 Çarşamba
12 Temmuz 2012 Perşembe
APTAL
Düşüvermiş işte bir yerlere çok uzağımda.
Sorgusuz yaşamayı tercih etmiş ha ha gülmekten yazamıyorum bile.
Kendince, kelimelerle oynamış durmuş.
En güzeli okkalı bir küfür ile savuşturmak pis kokulu yüreksizleri.
Kolaydı sanki deme öyle
Kolaydı ki bitti.
Sonra bir aptal olmadık yerlerinden tutmaya çalışmış
Parçalarında kaybolmak için utanç taneciklerinin.
Üzüm çekirdeği gibi masum, çıt çıt yenilesi diye reklam yapmış kendine.
Yayın saati hep bir yalana denk gelmiş.
Cicili bicili sevda şarkıları yazabilirdim.
Olabilirdi tarihin önünde dik durmak için elle tutulur sebeplerim.
Oysa ben soyut olmayı tercih ettiğimden (!)
Hiç görünmeyen azgın sularda boğulup gittim.
Yok o hep bir başkasını sevmedi.
Yapar mı hiç, öyle bırakıp gider mi?
Düşüvermiş işte bir yerlere çok uzağımda.
Sonra bu aptal olmadık yerlerinden tutmaya çalışmış.
Sorgusuz yaşamayı tercih etmiş ha ha gülmekten yazamıyorum bile.
Kendince, kelimelerle oynamış durmuş.
En güzeli okkalı bir küfür ile savuşturmak pis kokulu yüreksizleri.
Kolaydı sanki deme öyle
Kolaydı ki bitti.
Sonra bir aptal olmadık yerlerinden tutmaya çalışmış
Parçalarında kaybolmak için utanç taneciklerinin.
Üzüm çekirdeği gibi masum, çıt çıt yenilesi diye reklam yapmış kendine.
Yayın saati hep bir yalana denk gelmiş.
Cicili bicili sevda şarkıları yazabilirdim.
Olabilirdi tarihin önünde dik durmak için elle tutulur sebeplerim.
Oysa ben soyut olmayı tercih ettiğimden (!)
Hiç görünmeyen azgın sularda boğulup gittim.
Yok o hep bir başkasını sevmedi.
Yapar mı hiç, öyle bırakıp gider mi?
Düşüvermiş işte bir yerlere çok uzağımda.
Sonra bu aptal olmadık yerlerinden tutmaya çalışmış.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)