En narin yanısın sen yüzümün
En uçsuz bucaksız yanı üstelik
Bi 'dolu aşksın bi'dolu neşe
Salkım saçak ortaya da dökülünce
İyi ki doğdun sen gülüşüm
En narin yanısın sen yüzümün.
En narin yanısın sen yüzümün
En uçsuz bucaksız yanı üstelik
Bi 'dolu aşksın bi'dolu neşe
Salkım saçak ortaya da dökülünce
İyi ki doğdun sen gülüşüm
En narin yanısın sen yüzümün.
Bugün seni seyrettim uzun uzun.
Öylece baktım kıyılarına.
Yürüdüm de yürüdüm.
Çakıl taşlarının gıcırtısı eşliğinde başladım mırıldanmaya
Hayallere daldım.
Sonra ayakkabılarımı çıkardım.
Üşütür müyüm acaba diye bir an düşünsem de
Önce kumsalına ardından serin suyuna adımımı attım.
İçim titredi kabul.
Bir iki zıplar gibi oldum ama alıştım.
Biraz da böyle yürüyeyim dedim.
İki ileri üç geri ya da en fazla üç ileri bir geri
Keşke sudan bu kadar korkmasaydım.
Keşke yüzmeyi bilseydim.
Ne çok kulaç atardım kim bilir diye geçirdim içimden.
Ufkuna baktım .Nasıl güzel.
Gözlerimi kapattım.
Yüzdüğümü düşündüm.
Yüzdüm yüzdüm.
Yorulmak nedir bilmeden,bıkmadan.
Her kulaçta tarifsiz bir hazla ,heyecanla ,aşkla
Martıların da bu anı bekliyormuş gibi eşlik ettiler bana
Yarıştık onlarla
Kıyıya dönmemek üzere , sonsuzluğa
O kadar çok yüzünce acıktık tabi
Hemen dedi martılarından biri bekleyin beni
Gitti bir kanat dolusu simit getirdi bize
Vapurlarından öyle çok simit atılıyormuş ki hiç aç kalmayız dedi
Afiyetle yedik.
Ne yalan söyleyeyim. Bu simit denen şey bir harika
Biliyor musun ?
Balıklarınla da arkadaş olduk.Çok sevdik birbirimizi.
Yalnız birkaç tanesi biraz mızıkçı çıktı.
Biraz da huysuz kimisi
Ama sevdik birbirimizi
Yemekti , oyundu , sohbetti derken
Nasıl geçti saatler anlamadık
Bir deniz anası çok güldürdü bizi
İki kıraçanın arasını yaptık
Bir yunus şarkılar söylerken delice dans etti ıstakozlar
Bu kadar yeter dedim.Kıyıya dönmeliyim.
Hayır dediler hep birlikte , kal bizimle
Hem bir bilsen dedi biri nasıl güzel oluyor burada akşamlar
Yıldızları anlattı bir diğeri coşkuyla
Yok neymiş kocaman gözleri varmış yıldızların
Çok ta güzel gülüyorlarmış üstelik
Biraz kikirdekler dedi araya girdi bir uskumru
Olsun derken bir diğeri
Akşam çöktü üstümüze usulca
Saçlarıma doluştu yakamozlar
Ay bir öpücük kondurdu yanağıma
Bir tatlı yel tuttu ellerimden ,
Kıvrıldık olduğumuz yere ,sarıldık uyuduk kırlangıçlarla.
Bugün seni seyrettim uzun uzun.
Bıraktım kendimi sonsuzluğuna.
İyi olmaya ihtiyacımız var.
İnsanın insana, toprağa, kediye, kuşa, yağmura ,çiçeğe, güneşe ,yıldıza ,karıncalara ihtiyacı var. İnsanın İyi olmaya , iyilik olmaya , iyilik görmeye ihtiyacı var.
Yaslayıp başımızı huzurlarımıza bir oh çekmeyi beklerken çek çek bitmiyor eyvahlarımız . Uçsuz bucaksız maviler düşlerken zifiride bulunca kendimizi sabrımız sinemize sığmıyor. Zihnimiz dağınık, yorgun. Kalbimiz yasta. Ruhumuz varla yok arasında ne uçabiliyor ne konabiliyor. Ne ağlamaya ne gülmeye ... Dermanımız yok.
Sanki elinde sopası bekleşip duruyor kederlerimiz. Sanki onsuz yaşanmaz oldu.Sanki gülersek kahrımız ipimizi çekmeye hazır. Ağlarsak dinemiyoruz. Kafa tutsak ? Hangi birine? Kızsak, küfretsek, sarhoş olsak? Unutmak için, umutlanmak için uyusak ?Yürek dolusu kaybettiklerimize, ağız dolusu sustuklarımıza, yaşam dolusu ölümlerimize çare olur mu?
Sarılmış gibi yapmakla sarılmak aynı şey mi? Sarılmayı hayal etmek çok büyük bir keder değil mi? Gülüşünü ,nazını niyazını ,kokusunu, ellerini, bakışını özlemek biter mi? Hadi git şurdan dediğimizde öcü mü bu hasret dediğin, gider mi? Saksılar çiçeksiz , ağaçlar meyvesiz ,evler insansız, insanlar evsiz, aşklar vuslatsız, vuslatlar çaresiz. Anneler bebeksiz, bebekler annesiz , bu ah biter mi ?
İyi olmaya ihtiyacımız var.
Denizlere, arılara, gelin duvaklarına ,kedilere, kuşlara ,papatyalara , sahillere, kırlara, vapurlara, kelebeklere, güvenmeye, ellerimizin sımsıkı tutulmasına, ha gayret ben varım diyen dostlara, sabıra, sükunete, bağır çağır ağlamaya, durulmaya, çağlamaya ,insan olmaya ihtiyacımız var.İnsanın insana ihtiyacı var.
İnsanlığım terketme beni.
İnsan terketme beni.
Ilık sularda geziniyor bedenim.
Koyu , yeşil yaprakları çoğalıyor.
Derinden , yokuşunu aşmak üzere bir ses
Aşk şarkısını mırıldanıyor.
Ha gayret , biraz ötesi papatya bahçeleri
Işık ışık güneş
La la biraz sol ve mi
Bekle.
Yavaş yavaş arınıyor bedenim.
Düşüyor omuzlarımdan zakkum ağaçları
Soluyor gözlerime kök salmış nergisler.
Elimde avucumda bir kül yığını sevişmeler.
Tutamam nefesimi , nefesimde kasırgalar.
Toza karışmış anılarda
Dili tutulmuş , vazgeçmiş , yenilmiş bir savaşçı adam.
Biraz sancılı, biraz sancı
Bekle.
Yüzyıllık uykusundan uyanıyor bedenim.
Çiçek çiçek erguvan , kokum yayılıyor ortalığa
Kirazlanıyor dallarım.
Ben bin bahar , frezyalar açıyorum.
Durmuyor , taşıyor göğsümden
Güneşe göz kırpıyor mimozalar.
Bekle.
Nihayet çağlıyor bedenim , karışıyor denizlere
Kalbim tan yeri kırıyor kilitleri ,ardına kadar açılıyor kapılar.
Do do biraz si ve fa
Dön bir bak nasıl güzel gardenyalar.
Uğurluyoruz seni sonsuza kadar.
Bekleme.