18 Ağustos 2017 Cuma

YABANCI

Bazı şeyler hiç değişmiyor oysa
Ne çok şey anlatacaktı kim bilir soluklanmak için durduğu yolda.
Tepesinde güneş
Ah bu öğle vakitleri
Ah bu azgın, ah bu kalabalık  yalnızlık.
Ah bu paha biçilemez umutları olmasa
Olduğu yerden siktiri çekecek dünyaya
Söylemeye gerek var mı sahiden?
Belli değil mi niçin yolda ?
Sanki  dünyanın yükünü sarmış sırtına haspam ha babam çekiştiriyor
Ara sıra aklına gelirse sevdiğinin ne ala
Elinde parçalanmış fotoğraflar
Özenle saklanmış bir beyaz toka
Neyse diyor koyuyor çantasına.
Ha sevdiğim dediği bırakıp gitmiş bunu
Yedi kat yabancı eller gibi
Bilmeyen mi kaldı Allah aşkına?
Bazı şeyler hiç değişmiyor oysa
Baksan pür neşe salkım saçak çiçek açmış
Baksan dilinde rengarenk şarkılar.
Oysa takılıp kaldığından beri o vefasıza
Kanı yaşına karışır durur.
Adım başı yolunu gözleyen varmış gibi bir de bakmaz mı arkasına
Yanlış yazılmış olamaz ya kaderi tövbe haşa!
Bazı şeyler hiç değişmiyor oysa
Mesela ayak numarası hala otuz yedi.
Ama saçları uzuyor, kısalıyor.
En sevdiği renkler listesinde yeşilin hatırı hala büyük.
Ve limonlu dondurma dendiğinde duruyor akan sular.
Otur iki çift laf edelim desen hemen kaçıyor.
Ne zaman konuşacak olsa bir felaket haberiyle yutkunup kelimeleri
İyiyim demiş, güçlüyüm demiş
Aman be sen de istemezse istemesin, giderse gitsin demiş
Demiş demesine de
Ellerin yalancısıyım ben de  her gece kedere sarılıp uyurmuş
Her gece bin korku
Yedi başlı dev sokulup koynuna öldürmesin diye onu
Dualar eder, güzel düşler kurar 
Hadi inşallah dermiş güzel olacak yarınlara

Bazı şeyler hiç değişmiyor oysa